10 Mayıs 2010 Pazartesi

8 Mayıs EMOKla kışın PASını dökme günümüzün ardından - (kod adı PAS ATMA)‏

Motosiklet tutkum 3 senedir tam gaz devam ediyor.. Yanlış oldu; devam etmiyor katlanarak artıyor.

Geçen sene hoş bir tesadüf ile EMOKla tanıştım, bu tanışmanın öyküsü başka bir yazı konusu. Kısa bir süre sonra üye oldum. İlk katıldığım resmi toplantıda üyelere ‘resmen’ tanıştırıldım. O toplantının gündemlerinden biri ‘FEMA’ idi. Ve Hakan Erman adlı üye FEMA ile ilgili anlatımlarında o zamana kadar duymadığım, bilmediğim, düşünmediğim bir kavramdan bahsetti: MOTOR POLİTİKASI.

O zaman şaşırarak farkettim ki konu sadece iki teker üstüne çıkıp yol almak değil.. arkasında çok derin konular var.
Kendim dahil herkesin daha güvenli motor kullanması için her türlü doğru ortamın hazırlanması var.
Bu; ya ‘güvenli sürüş teknikleri’ni herkese yaymak olabilir, veya otobanda motorlar için hız sınırının 70 olmasının sağlıksızlığını kanun yapma yetkisinde olanların gözlerine sokup bunun düzeltilmesini sağlamak olabilir. Ya da bariyerlerin giyotin gibi tehlikeli olmasının vurgulanıp daha doğru malzeme ile tehlikesinin azaltılması konusunun gündeme alınmasıdır. Yani konu çok..

Emok’un önemli misyonlarından biri de motosiklet sürücülerinin eğitimle donanmaları. Her ay bir cumartesi günü motorda güvenlik ve hakimiyet seminerleri düzenleniyor.

---

Çoğu motosikler sürücüsü soğuk havalarda motorunu kullanmaz. Sonbaharın sonlarında motorlarını kapalı garajlara koyar, üstüne örtüsünü sererler. Baharın sonuna doğru havaların iyice ısındığına emin olduklarında o örtü kalkar, eski bir dostla karşılaşmışcasına mutlu olurlar.

Bir motosiklet forumunda okuduğum, İsveç’te uygulanan bir aktivite dikkatimi çekmişti Şubat ayında.

Böyle, kışın motor kullanmayan sürücülerin paslandığı, bilgi ve becerilerinden uzaklaştığı düşünülmüş. Ve bilgilerinin hatırlatılması, bazı hareketlerin pratik yaparak alışkanlıkların geri gelmesi amacıyla kalabalık kitlelere bir günlük pas atma aktivitesi organize etmişler.

Bu okuduklarım çok hoşuma gitti. Aklıma yattı ve bunu Türkiye’de de uygulamak fikri oluştu. Üyesi olduğum derneğim EMOK bunu yapabilecek tek topluluktu. Çok değerli eğitmen kadrosu ile bunun altından kalkabilirdi.

Derneğimizin yönetim kuruluna böyle bir organizasyon yapmayı önerdim.. Ne de olsa bin küsür katılımcısı olan Türkiye’nin en köklü ve büyük festivalini dokuz senedir yapan bir kurumdu ve tecrübeleri vardı.

Fikir değerlendirildi, olumlu karar çıktı. Eğitmenlerimizden Kemal Berker organizasyonda bana danışmanlık desteği vereceğini söyleyince ferahladım.
Gerçekten de gerek günün içeriğinin yazılmasına, planlamasından tutun da aktivitenin yerini bulma ve ayarlanmasına kadar her konuda ön ayak oldu.
Eğitmenlerimizin çoğu bu konuya destek verip o cumartesilerini ayıracaklarını vaad ettiler. En önemli faktör eğitmelerdi, onlarsız hiçbir şey yapamazdık.

Nerede yapsak sorusu; ilk başta hedeflediğimiz 100 kişilik katılım için geniş bir yer olması gereğiyle Atatürk Olimpiyat Stadı otoparkı olarak cevap buldu.

Gerekli dilekçeli başvurular, yapılan ödeme gibi detaylarla bu yeri sağladık.
Bu konuda ivedilikle aksiyon alan Başkanımız Ahmet Batur ve Saymanımız Ercan Yücel ilerlememizi sağladılar.

Kemal ile beraber Stadın yöneticisine bir ziyaret yaptık. Tolga Bey ile tanışmak keyfimizi artırdı. Aydın ve idealist bir yöneticisi olduğu için şanslıydık.
Derneğimizi tanıtıp , amacımızı anlatınca otoparkı kullanmamız konusunu Tolga Bey de olumlu karşıladı.

Un, şeker, su hazırdı, sonrasında artık iş helvayı kavurmaya kaldı.

Web danışmanımız Şafak Honca ricalarımı dinleyip, konuyu web sayfasına taşıdı ve başvuruların yapılacağı bir mekanizma ayarladı. Katılımcılar bilgilerini girdikleri zaman bana mail olarak geliyordu, veya ben gidip tüm bilgi girişlerini excel dosyasına aktarabiliyordum.

Başvurular arttıkça benim de keyfim artıyordu.
Zaman yaklaştıkça detaylar önem kazandı.
Su ihtiyacı, öğlen ne yenebileceği, en pratik nasıl hallolabilir gibi sorular da cevaplarını buldu..
Her hangi bir sağlık olayı söz konusu olursa diye;

motosiklet ambulans - Dr. Mahmut'umuz bile vardı.

Artık günün gelmesi ve ‘geliyorum’ diyenlerin kaçta kaçının gerçekten orada boy gösterecekleri konusu heyecanlandırmaya başladı.

Gece geç yatmama ve saati kurmama rağmen çok daha öncesinde uyanıp hazırlandım.

Katılımcılardan bir tanesi bana yakın oturuyordu ve yeri bulmakta zorlanacağını düşünüyordu, sabah onunla buluşup yola koyulduk..

Önce Levent’deki Emek pastanesinde durup kahvaltı yerine geçecek puaçalar ve Zafer’in doğum günü için bir pasta aldık.
Sonra Maslak Opette Mert ile buluştuk, Deniz de oradaydı. Stadı hedefleyerek yola koyulduk.

Stada vardığımızda eğitmenlerin hemen hemen hepsi oradaydı bile.
Birkaç tane de katılımcı gelmişti.
Evden çıkmadan su kaynatıp termosa koymuştum, o da Kemal’in isteğiydi.
Puaçalarla kahvaltıyı geçiştirdik.

Eğitmenler kendi aralarında günü planlayıp gidişat için brifing yaptılar.

Stad çok heybetliydi, çevresi çok genişti, gelen katılımcıların artmasıyla onları da heyecan sarmıştı..



50 kişi ‘geleceğim’ diyerek sembolik ücreti dernek hesabına bağışlamışlardı.

Saat dokuzu geçtiğinde o ana kadar gelen 35-40 kişi ile toplantı başlatıldı.

Eğitmenlerimiz günün akışının nasıl olacağı konusunda bilgi verdiler.



Geç gelenlerle katılımcıların sayısı 50yi geçmişti,onları tecrübe ve motor kapasitelerine göre gruplandırdık, eğitmenlerinin kim olacağını öğrendiler.

Sonra spor hocası olan arkadaşımız Sertaç, her motor kullanım öncesi yapılması gereken basit birkaç hareketi çok geniş bir halka oluşturan herkese

gösterip bedenlerini ısıtmalarını sağladı.



Bu aşamadan sonra herkes eğitmenlerinin yanında gruplaştı ve teorik bilgileri almaya başladılar.. bu aktarım sonrasında birer ikişer gruplar motorlarına atlayıp pratik çalışma yapacakları diğer otopark bölümlerine yola çıktılar.





Bu arada Osman’ın kamyonet desteği ile dernek deposundan gelen şemsiye, masa, sandalyeler gibi malzemeler ile noktamızı oluşturduk.


Sabah saat 9da teslimat yapacaklarına söz vermelerine rağmen 4 defa aradıktan sonra, 1 saat gecikme ile Sularımız da alana ulaştı.
Hava da ısınmıştı ve suyun gelişi can kurtarıcı oldu.

Keza bizi güneşten koruyacak Hamilton kremlerimiz de gecikmeli de olsa yerimize ulaştı.

Katılımcıların çoğu yüzlerine, kollarına sürerek güneşin etkisinden bir miktar korundular.

Öğlen sandöviçlerimiz biraz gecikmeyle geldi. Ayran veya limonata seçenekleri ile katılımcılarımıza sunuldu.


Zaten pratik çalışmalardan yorulan katılımcılar için yemek molası iyi bir dinlenme arası oldu.






Yapılan çalışmalar zevkli olmalıydı ki hepsi mola sonrası şevkle çalışma yerlerine geri döndüler.


Her ne kadar kışın motor kullanmaya ara vermemiş olsam da ben de ‘paslanmışım’.

Mithat ‘seni de slalom çalışmasına alacağım’ demesi çok isabetli olmuştu. Zaten son zamanlarda virajları kötü alıyor olduğumun farkındaydım.
Meğer gidonla kontra yapmayı unutur olmuşum. Mithat’ın doğru yönlendirmeleri ile bilgi tazelediğim gibi, kendime güvenimi artıran düzgün pratik çalışmalar da yapabildim.

Günün son çalışması 50 km hız ile 70 km hız arasında fren-duruş mesafe faklılığının çok net bir şekilde gösterilmesi idi.


Herkesi çok etkileyen bir çalışmayı Namık Hocamız sundu.


Sonrasında tüm katılımcılar ve Emok üyeleri toplandı ve ‘aile’ fotoğrafı çekildi.


Emok festival t-shirtleriyle ‘yolumuz iz olur’ haritalarımızı katılımcılara dağıttık ve onlarla bir başka aktivite de buluşmaya sözleşerek veda ettik.
Kurumsal kimlik içerikli EMOK fotoğrafı kaydetmek olmazsa olmazlardandı:



Kalan Emok’lu arkadaşlarımız ile önce o günlerde doğum gününü kutlayan Zafer ve Namık’ın pastasını yedik,

bu önemli aktiviteyi alnımızın akı ile bitirdiğimizi konuştuk, eşyalarımızı toparladık, kamyonete doldurduk.


Günümüzü başarı ile bitirmenin mutluluğu ile evlerimize dağıldık.


Mutluluğumun yüzüme yansıması:


1 yorum: